Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  RadyoRadyo  Giriş yap  

 

 Oyunların Oyunu !

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
xim
Admin



Mesaj Sayısı : 25
Kayıt tarihi : 06/07/06

Oyunların Oyunu ! Empty
MesajKonu: Oyunların Oyunu !   Oyunların Oyunu ! EmptyC.tesi 8 Tem. - 19:11

Oyunların Oyunu
En entelektüel oyun icat edildi mi?

Gecenin bir yarısında kablolu televizyon yayınındaki Monster (canavar), Razor(jilet), Butcher(kasap), Assassin(suikastçı) ve Knitting Needle (örgü şişi) lakaplı ağır sıklet profesyonellerin oynadığı ve tarihteki en ünlü maçların 1835 teki “kan kusturan oyun”, 1926 daki “öldüren oyun”, 1945 teki “atom bombası oyunu” olarak isimlendirildiği bir oyun. Hayır, hayır bu oyunun kemikleri çatırdatan Uzakdoğu dövüş sporlarından birisi olmadığını hemen söyleyelim. Bu oyun rahat bir salonda oturmuş ve genelde yelpazelerini sallayıp, sigara içen iki kişinin düz bir tahta üzerine sırayla ufak siyah ve beyaz taşlar koyarak oynadıkları bir oyun. Kuralları ve ekipmanının sadeliğinin ve sıradanlığının yanında, zekanıza meydan okuyabilecek bir akıl oyunu bu. Satrancın aksine, ve 1,6 milyon dolarlık ödüle rağmen henüz 10 yaşındaki zeki bir çocuğu yenmeyi başarabilen bir bilgisayar programının yapılamadığı bir oyun.

Oyun batı dünyasında ve Japonya’da Go ya da Igo, Çin’de Wei-qi, Kore’de Baduk olarak bilinmekte ve kesinlikle satrançtan daha zor ve daha güç algılanabilen bir oyun değil. Aynı zamanda dünyanın sadece zihne dayalı en eski oyunu olma özelliğine sahip. Wei-qi, Çin’de en kötü tahminle 2500 yıl önce oynanmaya başlamış, ve Han hanedanlığı sırasında (MÖ.206-MS.220) şairlerin, filozofların ve strateji teorisyenlerinin ilgilerini cezbetmiştir. Huan Tan (MS. 56) “Xin Lun” (Yeni Tez) isimli eserinde oyundaki en iyi yaklaşımın ilk olarak taşları geniş bir şekilde yayarak rakibi çevrelemek olduğunu söyler. İkincisi ise atak yaparak rakibin şekillerini boğmaktır. MS 56’daki Huan’a göre en kötü strateji ise, 1930 da Fransızların “Maginot hattı”nda yaptıkları gibi, bir yere çakılıp kendi
alanınızı savunmaktır.

Durmayı beklemeyin!

Go, Han hanedanlığı sırasındaki halk hikayelerinde de yerini almıştır. Bunlardan birisi de Wang Zhi’nin hikayesidir. Wang Zhi ağaç keserek yaşamını devam ettiren birisidir. Bir gün yine ormanda dolaşırken iki bilgenin bir oyun oynadığını görür ve onları izlemek üzere oturur. Oyun onu öylesine içine çeker ki ancak oyunculardan birisi eve gitmek için izin istediğinde kendisine gelir ve elinde tuttuğu baltanın sapının tamamen çürüyüp gittiğini görür. Wang köyüne döndüğünde kimseyi tanımadığını görerek hayretler içinde bir yüzyıl boyunca oyunun başında kaldığını anlar. Hikaye belki birazcık abartılmış olabilir ancak yine de oyunun boş bir tahta ile başlayıp inanılmaz bir karmaşaya dönüşen evriminin sürükleyici heyecanı hakkında çok şey anlatmaktadır.

Satrancın kökleri eski Hindistan ve İran’a kadar uzanırken bugünkü kuralları 19. yüzyılda geliştirilmiştir. Arap el yazmaları satranç benzeri, hamle sırası ile oynanan oyunlar hakkında bilgiler aktarsa da modern kurallarla oynanmış kayıtlı en eski satranç oyunu 1490 yılında Barselona’da oynanmıştır. Bunun aksine, en eski kayıtlı go oyunu Prens Sun Ce’nin generali Lu Fan’a karşı oynadığı MS. 196 tarihli oyundur ve kullandıkları strateji ve taktikler hemen hemen bugünkü ile aynıdır. 12. yüzyılda yazılan “Wang you Qing Le Ji” (Kaygısız ve Masum Zamanın Koleksiyonu) isimli Go el kitabında Tang hanedanlığı (MS. 618-907) zamanındaki gerçek oyunlardan alınma diyagramlarla zenginleştirilmiş ve bugünün amatörleri için karmaşık problemler olarak değerini koruyan bir dizi problem bulunmaktadır.

Go’daki ustalık, Tang hanedanlığı modasında ut çalma, hat sanatı ve resim ile beraber bir centilmenin sahip olması gereken dört başarıdan (four accomplishments) biri olarak listelenmiştir. Bu dönem aynı zamanda go’nun bir tutku haline gelerek Kore’de , Tibet’te ve belki de en etkili olarak Japonya’da yayılmaya başladığı dönemdir.

Go, Çin’de olduğu gibi Japonya’da da yüzyıllar boyunca aristokratların oyunu olarak kalmaya devam etmiştir. Ta ki Edo dönemindeki (1603-1867) generallerin etkisiyle yayılmaya başlayana kadar. O zamanın komutanlarının, go’nun askeri taktik ve strateji gelişimi için mükemmel bir egzersiz olduğuna inanmaları bu oyunun öğretilmesinde ve geniş kitlelere yayılmasında büyük önem arz etmiştir.17. yüzyılda devlet tarafından desteklenen dört büyük okul kurulmuş ve bu okullarda oyuncular için bugün de kullanılan sıralandırma sistemi ve Meijin unvanı kullanılmıştır. Honinbo Go Okulunun dördüncü yöneticisi Meijin Dosaku (ölüm: 1702) bir çok Japon tarafından en büyük go oyuncusu olarak gösterilmektedir. Sadece 153 maçının kayıtları günümüze ulaşmış olsa da oyunun teorisine en büyük katkıyı onun yaptığı söylenmektedir.

Doğru yönlendirme, profesyonelleşme ve okullar arasındaki rekabet sonucunda Japonya’daki oyun standardı kısa bir süre sonra Çin’i geçer. Bu dönemde ayrıca go ekipmanlarının hazırlanmasında da zirveye ulaşılmıştır. 700 yıllık Kaya ağaçlarından kusursuz tahtaların yapılmaya başlanması, siyah taşların için “slate” ve beyaz taşlar için “clamshell” in kullanılmaya başlanması ve değerli “mulberry” ağacından taş saklama kaplarının yapılması da bu döneme rastlar. Günümüzde en üst düzey kaliteden bir takımın fiyatı 150,000$’ı bulmaktadır.

Japonya’nın Batı dünyasıyla buluşması ve modernizmi kucaklamasıyla birlikte devletin 1868 Meiji devrimiyle birlikte go’ya kaynak sağlamayı bırakması bile go’nun etkinliğini azaltmamıştır. 1880lerle birlikte Tokyo gazetesi, go turnuvalarının sponsorluğunu üstlenir ve böylece Japonya hem yüksek standartları korumayı hem de bir profesyonel oyuncu sınıfını muhafaza etmeyi başarır. Bu profesyonel oyuncu sınıfının seviyesi, bu oyuncuların 1930’dan önceki dönemde yurtdışına çıkarak Kore, Tayvan, Mançurya ve Çin’deki en iyi rakiplerle karşılaştıkları dönemde oyuna handikap vererek başlamalarından daha iyi anlaşılabilir.

Sürprizlerin Yüzyılı

Oyun değişmekte. Geçtiğimiz yüzyıl go tarihindeki en dramatik gelişmelere sahne olmuştur. İlk heyecan dalgası 1926’da gelmiş, ve Japon prosu Iwamoto Kaoru Pekin’de 12 yaşındaki bir dahiyi Wu Qing Yuan’ı (Go Seigen) bulmuştur. Çocuğun şöhretinin Japonya’ya ulaşmasıyla, Japonya’dan Wu’ya davetler de gelmeye başlamıştır. Wu 19 yaşına geldiğinde Japonya’nın en üst düzey oyuncularını yenebilecek düzeye gelmiş ve bütün rakiplerini eleyerek 1933 ‘te onuncu Meijin, Honinbo Shusai ile karşılaşma onuruna erişmiştir.

Wu’nun keskin ve alan için direk saldırılar yapan açılışı, ustaları tarafından şok edici ve hatta biraz da aşağılayıcı bulunmaktadır. Bundan rahatsız olan Meijin ancak 13. erteleme sonrasında Wu’nun karşısına çıkmayı göze almıştır. Bu ikilinin heyecan verici maçı hakkında söylenegelen dedikodulardan birisi de oyunun kaderini değiştiren 160. hamlenin, bu konudaki katı kurallara rağmen, Shusai tarafından değil, bir Honinbo öğrencisi tarafından bulunduğuna ilişkindir.

5 yıl sonrasında Shusai’nin ünvanı bir diğer uzun maç sonrasında Wu’nun bir arkadaşı tarafından alınır. Bu oyun aynı zamanda Yasunari Kawabata’nın eski Japonyanın çöküşünü alegoriyle anlatan 1968 Nobel edebiyat ödüllü kitabının konusunu oluşturmuştur. Oyundan kısa bir süre sonra da Wu arkadaşını yenerek ünvanı kazanmış ve Tokyo’da karşıdan karşıya geçerken geçirdiği bir motorsiklet kazasına kadar 20 yıl boyunca elinde tutmuştur. Bu süre zarfında, dahi Çinli, juban-go olarak da bilinen 10 oyunluk bir yenilmezlik serisiyle Japonya’nın en üst düzey ustalarını dize getirmiştir.

Kazadan sonra ise Wu’nun oyununda düşüş gözlenmiştir ve Wu 1983’te profesyonel oyunu bırakmıştır. Halen ,90 yaşında, hemşerilerinin uluslararası platformlarda dikkate değer oyuncular olarak ortaya çıkışını keyifle izlemektedir. Kültürel Devrim sırasında Çin’de “dört başarı” yerine “çürümüş geçmiş” in bir parçası haline gelen go 1970 lerde birkaç Çinli oyuncu (ki bunlardan birisi Nie Weiping’dir) ile yeniden canlanmış ve Japon oyunculara karşı kişisel başarılar yakalanmıştır. 1980 lere gelindiğinde Çinli oyuncuların takım galibiyetleri artmış ve bu durum 1996’da Japonya ülkeler arasındaki bu müsabakaları yasaklayana kadar yükselen bir ivmeyle devam etmiştir.

Şu ana kadar 9dan seviyesine ulaşabilen iki kadın oyuncu da Çinli’dir ve bu başarılar son 15 yıl içinde gerçekleşmiştir. Bunlardan birisi olan Rui Naiwei dünyanın en iyi onbeş oyuncusu arasındadır. “Iron lady” lakaplı Rui 2000 yılındaki bir turnuvada iki erkek seribaşını ard arda yenme başarısını göstermiştir.

Aslında Çin’in oyunda yeniden dirilişi sürpriz sayılmamalıdır. Çünkü şu an dünya üzerindeki 30 milyon oyuncunun yarısı Çinli ve genel refah seviyesinin yükselmesiyle sponsorluk kavramı da yayılmaya başlamış durumda. Şu an Çin’de 300 Japonya’da ise 450 profesyonel bulunmakta.

Go’daki yeni büyük olay ise Kore’deki inanılmaz yükseliş. Komşuları tarafından arka bahçe olarak nitelendirilen bu ülkede ilk göze çarpan isim Cho Chik-un olmuştu. Çocukken Japonya’ya taşınan Cho 1967 de 11 yaşındayken profesyonel oldu. Ve 27 yaşına geldiğinde ise Japonya’nın en büyük dört ünvanının hepsini de elinde bulunduruyordu. Cho halen Japonya’daki herhangi bir oyuncudan daha fazla para kazanmakta ve yetenek göz önüne alındığında halen dünyada ilk beş içerisinde gösterilmekte.

Ancak yine de Cho’nun sicili Kore kökenli bir diğer oyuncu olan Cho Hoon-Hyun ile karşılaştırıldığında sönük kalmakta. Doğduğu topraklarda kalmayı tercih eden Hoon-Hyun Paewan ünvanını 1992’de şu an dünya şampiyonu olan kendi öğrencisi Lee chang-ho’ya kaptırana kadar ard arda 16 kez kazanarak kırılması güç bir rekora imza atmıştır. Bay Lee, ya da Koreli taraftarlarının çağırdığı isimle “Taş Buda” 7 uluslar arası unvanın 5 ini elinde bulundurma ayrıcalığına sahip bir oyuncu olarak yıllık gelirini 1 milyon$’a çıkarmıştır.

Günümüzde Kore’de tam bir go çılgınlığı var. Japonya’nın yarısı kadar nüfusa rağmen, oyuncu sayısı Japonya’dakinin üç katına yaklaşmaktadır. Seul’daki apartman binalarını go klüpleri ve okulları kaplamaktadır. Ayrıca kablolu televizyondan yayın yapan iki kanala sahip olan Kore’nin 1988’ten bu yana düzenlenmeye başlanan uluslar arası kupaların 54’ünün 41’ini kazanmış olması sürpriz sayılmamalı. Kore’yi bu alanda 10 şampiyonlukla Japonya ve 3 şampiyonlukla Çin izlemektedir.

Tayvanlı bir patron tarafından verilen ve her dört senede bir düzenlenen 400.000$ ödüllü Ing. Cup Kore’nin dışına hiç çıkmamıştır. 2004 Ing Cup finali Kore’nin son bombası 19 yaşındaki Choi Cheol-han ile 28 yaşındaki Çinli Chang Hao’yu karşı karşıya getirecek. Şimdiden görkemli bir savaş olacağı kesin. Çünkü eski bir Çin deyişinde de söylendiği gibi satranç ufak bir çarpışma ise Go savaşın kendisidir.

Aralık 16, 2004, The Economist
İngilizce orijinali için
http://www.economist.com/diversions/displayStory.cfm?story_id=3445214
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Oyunların Oyunu !
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Go Dünyası :: Makaleler-
Buraya geçin: